İmamoğlu’nun önü mü kesiliyor?

Bazı kişi ve kesimler İmamoğlu’nun diplomasının yok sayılmasının ve hakkında yürütülen yolsuzluk davasının tamamen keyfî olduğu ve İmamoğlu’nun önünün kesilmek istendiği kanaatinde. İddialarına göre İmamoğlu, Erdoğan’ın en önemli rakibi ve bütün bu hukuk dışı adımlar onun Erdoğan ile yarışmasına engel olmak için atılmakta...

 

Kuşku yok ki hem üniversite diplomasının yok sayılması hem de yolsuzluk yargılamalarında mahkûmiyet alması İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmasının yolunu tıkar. Ancak, bu sorunların bu amaçla ve tamamen temelsiz ve keyfî olarak ortaya çıkarıldığı iddiası sorgulanmaya muhtaç.

 

Her şeyden önce gerek diploma meselesini gerekse yolsuzluk soruşturmalarını başlatan kendi başına hükûmet veya yargı çevreleri olmaktan ziyade ihbarlar ve şikâyetler. Diploma meselesi 2016’ya kadar geri gidiyor. Yolsuzluk iddiaları ise önce para kuleleri görüntüleriyle gündeme geldi ve daha sonra CHP çevrelerinin ihbar ve şikâyetleriyle gelişti. Burada yargının inisiyatif almamasını ve soruşturma yapmamasını beklemek tuhaf. Bu tür iddialar hakkında soruşturma yapılması gerekir. Bu soruşturmalardan muhtemel siyasi sonuçları göz önüne alınarak vazgeçilirse hukuk devleti ve hukukun tüm insanlara eşit şekilde uygulanması ilkesi büyük yara almış olur.

 

Avrupa’da da bu tür yolsuzluk yargılamalarının örnekleri var. Fransa’da 2022’de başkanlık seçiminde Macron’a karşı yarışan ve oyların yüze 41’ini alan Le Pen Avrupa Birliği fonlarını usule aykırı kullanmaktan yargılandı ve suçlu bulundu. Dört yıl hapis ve beş yıl siyaset yasağı cezası aldı. Karar istinaf mahkemesinde onanırsa 2027’deki seçimlere giremeyecek. Fransa’nın eski Başkanı Sarkozy siyasi kampanyasında usulsüz yardım aldığı gerekçesiyle mahkûm edildi, hâlen ev hapsinde tutulmakta. Yine Fransa’da Yeşiller Partisi’nden Lyon Belediye Başkanı G. Doucel kamu mallarını zimmetine geçirmek suçlamasıyla gözaltına alındı. İngiltere’de Liverpool eski belediye başkanı J. Anderson yolsuzluktan gözaltına alınınca görevi bıraktı. İşçi Partisi Anderson’u partiden ihraç etti...

 

İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı seçiminde aday olması ihtimali hâlâ mevcut. Yargının diploma konusunda vereceği bir iptal kararı ve yolsuzluk davasında beraat etmesi veya davanın çok uzaması İmamoğlu’nun aday olmasına yeter. Dolayısıyla, İmamoğlu’nun kesinlikle aday olamayacağı hükmüne varmakta acele edilmemeli.

 

İmamoğlu’nun kuvvetli bir aday olduğu bir hakikat. Ancak, bu her şeyin onun lehine olduğunu göstermez. İmamoğlu’nun 2024’te aldığı oy sayısı 2019’da aldığına nispetle 330 bin civarında azaldı. Bu da gayet normal, çünkü iktidar olağan şartlar altında yıpranır. İmamoğlu’nun başına gelen de bu. Kendisinin gayet başarısız bir belediye başkanı olduğu ve İstanbul’un sorunlarıyla ilgilenmekten çok genel siyasetle ve cumhurbaşkanlığı adaylığıyla meşgul olduğu da ortada.

 

Diğer taraftan, İmamoğlu’nun 2019 ve 2024 belediye seçimlerini kazanması elbette Erdoğan’a karşı kazanılmış zaferler olarak görülebilir. Ancak, siyasi manzara sadece bundan ibaret değil. İmamoğlu seçimlerde Erdoğan ile yarışacaksa, 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu ile cumhurbaşkanı yardımcısı adayları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ittifakına rağmen seçimi kazandığı unutulmamalı. Bu da gösteriyor ki mahallî seçimlerdeki hava ile genel seçimlerdeki hava birbirinden farklı olabilir. Bu yüzden, İmamoğlu’nun seçilmesi çantada keklik olarak görülemez. İmamoğlu’nun seçimde alacağı sonuç kiminle yarışacağına ve ülkedeki genel siyasi havaya, mesela CHP ile DEM arasındaki ittifakın sürüp sürmeyeceğine de bağlı.

 

Cumhurbaşkanlığı seçimine yaklaşık üç yıl var. Bu hayli uzun bir süre. Köprülerin altından çok su akacaktır. Bu yüzden, partilerin veya ittifakların, bütün umutlarını tek aday adayına yatırmadan, sakin ve sabırlı bir şekilde seçimleri beklemesinde ve hazırlık yapmasında fayda var.

 

 

 

Atilla Yayla'nın önceki yazıları...