Öcal Uluç

Kim ne derse desin, kim ne yazarsa yazsın, kim nasıl yorumlarsa yorumlasın, futbolumuzda bir gerçek var; “Süper Lig Şampiyonluğunu hak eden takım, Galatasaray!..”

Süper Lig’in bitmesine 5 hafta kala, Galatasaray’ın “şampiyonluğu” hemen hemen belli oldu. “İkincilikle yetinecek olan” Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yeni bir yarış başlıyor; Transfer…

Kaç defa yazdım, gene yazıyorum, yazmaya da devam edeceğim…

Gönderdiği, getirdiği hocalara ve futbolculara kadar attığı adımların çoğunun hatalı olduğu ortaya çıktı…

Fenerbahçe’nin beklenmedik şekilde, hem de kendi stadında 50 bin taraftarının önünde “altı eksikli” Kayserispor’dan üç gol yiyip, iki puan kaybedince, beş puan farka ulaşan ve de “averaj üstünlüğü” de olan Galatasaray’da “şampiyonluk kutlamalarının hazırlığı” başladı…

Düşünmeye başladım; “futbol yazan bizler” acaba “Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur” atasözünün girdabına mı katıldık?..  Ne demek bu atasözü; “Oğlumuz, ‘çok çalışmasına rağmen’ belli bir düzeyden öteye gidemiyor” demek…

Süper Lig’in yedi haftası kaldı… Galatasaray, Fenerbahçe’nin 3 puan önünde ve “averaj” avantajı da var. Sarı kırmızılı taraftarlar, “Şampiyonluk bizim” diyebiliyorlar mı?..

Sporla ilgilenenler, yazanlar, yorumlayanlar Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” sözünü spor sayfalarındaki köşelerinde yazarlar, TV ekranlarında tekrarlarlar…

Yazımın başlığındaki bu soruyu soranların sayısı, kulüp yöneticilerinden başlayarak, futbolculara kadar artıyor…

Türk sporunu 2028 Olimpiyat Oyunları’nda “çoğunlukla 2024’ün mağlup başkanları” götürecek…

Galatasaray'ın Beşiktaş'a yenilmesi ile "Bitti gibi bakılan" şampiyonluk yarışının yeniden başlaması, Süper Lig'in bitmesine sekiz hafta kala, "Kim şampiyon olacak" sorusunu da, futbol gündemimizin zirvesine oturttu.

Nihayet anlaşılıyor ki, "Yanlış hesap" Bağdat'tan dönecek! Dünkü gazetemizdeki, "Sabah gazetesindeki" ilk habere göre yapılan "Fenerbahçe'de Jose Mourinho krizi! Ali Koç tavrını koydu, yönetim ikiye bölündü" haberi, bu anlamlı ve acı gerçeği işaret ediyordu…

Takımın bu durumundan sorumlu kişi bana göre Başkan Ali Koç'tur…

“İlk defa yenilen bir Galatasaray var. Bunu ilk defa Galatasaray’a tattıran bir takım. Onlar için büyük bir motivasyondu. Rakibimizi tebrik ediyorum. Rakibimiz için üçüncülük yolunda çok kritik bir maçtı. Belki sezonu kurtarma maçlarından biriydi. Bu motivasyonla oynadılar.”

Süper Lig’in uzak ara sonuncusu ve de “daha son yarının yarısı geçilmişken hemen hemen ‘küme düşmesi kesinleşen’ bir ekibe, yenilen” takımına bakmadan “durmadan” federasyona atıp tutan bir başkanı var Beşiktaş’ın…

Millî maçlar sonrasında “Süper Lig’in finiş haftalarının ilk üçünde ‘zirveyi etkileyebilecek’ maçlar” var...

Karadağ’a 3-1 yenildiğimizde, içlerinde anlı ve şanlı bazı yorumcularımızın da olduğu “istifa isteyicilerinin yazılarını” spor sayfalarımızda okumuş ve TV ekranlarında da dinlemiştim.

A Millî Takımımız, Macaristan’ı “son yıllardaki ‘en iyi maçımızı oynayarak” 3-1 yendi.

Yeni başkan Ahmet Gülüm’ü kutluyorum, vadettiği “TMOK’ta değişim ve gelişim” hamlelerini yapacağına da inanıyorum…

Gazetemizin dünkü spor sayfasında bir haber vardı; “acı bir gerçeği” ortaya koyan... Başlığı da “Fenerbahçe’de Ali Koç yönetimi: 7 sezonda tek kupa” idi.